Şirkete Aile Anayasası geldi

1dk okuma

Dev ayakkabı zinciri Ayakkabı Dünyası, aile şirketi kimliğinden sıyrılmak için bir aile anayasası imzaladı, bacanak bile işten çıkartıldı.


Türkiye ekonomisinde aile şirketlerinin ağırlığı tartışılmaz. Ancak globalleşme Türkiye`de de etkisini göstermeye başladı ve pek çok şirket aile kimliğinden sıyrılarak profesyonelleşmeye geçiyor. Çünkü kuşaktan kuşağa yaşanan süreçte, gerek aile içi çatışmalar, gerekse patron bolluğu şirketin devamını tehdit eder hale geldi. Ve çoğunlukla da ikinci kuşaktan sonra şirketin devamı neredeyse imkansız hale geliyor. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye`deki şirketlerin yüzde 95`ini aileler yönetiyor. Bu şirketlerin aile yönetimiyle dördüncü kuşağa kadar gelebilenleri ise genelin sadece yüzde 3.3`ünü oluşturuyor. Buna rağmen sağlıklı büyümenin şartı olarak görülen kurumsallaşmaya geçmek yıllardır patronun aile olduğu kurumlarda oldukça zor. Çünkü bu kararla birlikte, birçok şeyi de göze almak ve buna hazırlıklı olmak gerekiyor. Profesyonel yönetimi kabul ederek dünya standartlarında faaliyet gösteren şirketlerin sayısı da az değil. Yıllar önce kurumsallaşan Sabancı, Koç gibi dev firmaları şimdi daha küçükler de takip etmeye başladı. Ankaralı Ayakkabı Dünyası gibi...


Dördüncü kuşağın yönetimde olduğu Ayakkabı Dünyası da aile şirketi kimliğinden sıyrılarak profesyonel yönetime geçenlerden... Danışmanlık şirketi Prometheus`la anlaşan şirket, 1999`un ikinci yarısında başlayan yapılanmasını bu yıl sonunda tamamlamış olacak. Kurumsallaşmayı sağlıklı büyümek için alınan bir önlem olarak değerlendiren Ayakkabı Dünyası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akbacakoğlu, Biz şirketimize bir check-up yaptırdık ve hastalıklı bölgeleri temizledik diyor.


BACANAK BİLE İŞTEN ÇIKARTILDI;

Bu yapılanmanın en can alıcı noktasını imzalanan aile anayasası oluşturuyor. Aile bütünlüğünü koruyan bu anayasa oluşturulurken, aile bireyleri çeşitli aşamalardan geçmiş. Öncelikle aile bireyleri tek tek analiz edilerek kapasiteleri ölçülmüş. Kim hangi alana uygunsa o göreve getirilmiş. Gerekli alanlarda da profesyonel yöneticiler göreve alınmış. Bu süreçte tüm çalışanlar da aynı analizden geçmişler, verimsiz olanlar işten çıkarılmış. Çalışanlar arasında bulunan bir aile bireyinin bile kapıya konulduğunu söyleyen Akbacakoğlu, bu konuda çarpıcı bir örnek veriyor: Benim bacanağım da vardı şirkette. Ama çok verimsiz diye onu da işten çıkardılar. `Bacanağım, çalışsın` diyemedim. Emekli olup da yanımızda çalışanlar vardı, kabul etmediler, onları da gönderdiler. `Emeklilerin burada işi yok, şirkete gençler lazım` dediler. Peki bu yapılanma sonucunda şirkette neler değişti? Görev dağılımı sonucunda finans, pazarlama, satış ve mağaza yöneticiliği konularında şirkette profesyoneller çalışmaya başladı. Artık profesyonel bir yönetime sahip olduklarını söyleyen Akbacakoğlu, Biz burada misafir gibiyiz, bütün işi profesyoneller götürüyor ve mükemmel bir yönetim var diyor.


Tüm bunlarla birlikte şirketin ve çalışanların bir iş planı var. Şirketin planında, geriden gelen çocukların eğitimi bile var. Bu plana göre yeni yetişen çocuklar şirketin ihtiyacı olan alanlarda yetiştiriliyor. Özellikle aile anayasasının şirkete önemli bir getirisi olduğuna dikkat çeken Akbacakoğlu, özlediği disiplinin ve yönetimin sağlandığını belirtiyor. Bu anayasadan önce herkesin istediği kadar harcama yaptığını, istediği kadar çalıştığını ve herkesin patron olduğunu söyleyen Akbacakoğlu şirkette nelerin değiştiğini şöyle anlatıyor: Şu anda şirketten maaşımız dışında bir lira para alamıyoruz. Hastalık gibi özel durumlarda da yönetim kurulu izniyle ve yıl sonunda kapatmak şartıyla para alabiliyoruz. Bu benim özlediğim hasret kaldığım bir yönetim şekli. Böylece şirket bir disiplin altına alındı. Tabii ki bu anayasa imzalanırken, şirketi korumak için bazı yasaklar, kurallar ve cezalar da konulmuş. Örneğin, aile bireyleri içinde verimsiz ve kabiliyetsiz biri olursa sadece şirket ortağı olarak kalır, yönetimde yer alarak şirket içinde oyunbozan olamaz. Şirket ortağı kesinlikle hisselerini başka birine satamaz...


YENİ MARKALAR GELECEK;

Şimdiye kadar 3 milyon çift ayakkabı satan Ayakkabı Dünyası, kurumsallaşma sürecini tamamlamak üzere. Şimdi de bundan sonra daha sağlıklı bir biçimde büyümeyi planlayan şirketi biraz tanıyalım... Aslında tarihi oldukça eski olan şirket, Türkiye`nin en büyük ayakkabı market zinciri... Ayakkabı mağazacılığında açık raf ve self-servis sistemini yerleştirmeyi amaçlayan zincirin raflarında yazlık, kışlık ve mevsimlik on binlerce ayakkabı, bot, çizme, spor ayakkabısı, terlik, sandalet, çanta, cüzdan ve kemer bulunduruyor. Kendi patentli markalarının yanı sıra Adidas, Reebok, Kinetix, Polaris, Defonseca gibi Türkiye`nin ve dünyanın önde gelen ayakkabı markalarını da satıyor. Toplam 16 mağazası bulunan şirket, Türkiye`nin en büyük ayakkabı mağazasını da geçen ay İstanbul Kartal-M1 Tepe Alışveriş Merkezi içinde açtı.


Bin 750 metrekarelik bir alanı kaplayan mağazada 100`ün üzerinde marka ve 50 bin çift çeşit ürün bulunuyor. Bu mağaza için 500 bin dolar harcayan şirketin önümüzdeki dönem hedefleri de iddialı... Bu yılı 16 milyon dolar ciroyla kapatmayı hedefleyen şirket, önümüzdeki yıl yüzde 15-20`lik büyüme hedefliyor. Dünya markalarından birkaçını daha Türkiye`ye getireceklerini söyleyen Akbacakoğlu,
Bunlardan birini, İspanyol çocuk ayakkabı markası Pablo`yu getirdik. Bu markalar sadece mağazalarımızda satılacak diyor. Ayakkabı Dünyası, zincirini genişletmek amacıyla önümüzdeki yıl Konya, İzmir, Gaziantep, Antalya`da da mağaza açacak. Real-Tepe Grubu`yla yapılan iyi niyet anlaşması gereği, bu grubun alışveriş merkezi açacağı her yerde de mağazalar açılacak. Zincire yeni halkalar ekleyeceklerini belirten Akbacakoğlu, Migros ve Carrefour`larda da bulunacağız diyor.


Araştırmacı tüketiciye mal satmayı hedefleyen şirket, piyasanın en çok tercih edilen ismi olmayı planlıyor. Ancak şirket büyüme planlarını yaparken, son ekonomik krizle birlikte önümüzdeki yıl iç piyasada yaşanacak talep daralmasını göz önünde bulunduruyor. Tüm işadamları gibi gelecek hesaplarını yapan Mehmet Akbacakoğlu, bu konuda geçmişten gelen tecrübelerini avantaja çevireceklerini belirtiyor. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yaşanan tüm ekonomik krizleri atlattıklarını söyleyen Akbacakoğlu, Bünyemizin kuvvetli olmasından dolayı hepsini ayakta atlattık. Talep daralması mutlaka etkileyecek, ama bunu da atlatacağız diyor ve ekliyor: Yıllardır perakende sektöründe olduğumuz için nasıl davranacağımızı biliyoruz. Verimli olan, satışı hızlı ve hareket gören malları tercih ediyoruz. Müşteri hizmetine çok önem veriyoruz. Bütün mağazalarımızda müşteri ilişkilerini sağlayan profesyonel elemanlarımız var.


KREDİ KULLANMIYOR;

Peki şirket bunca tecrübeyi nasıl kazandı ve yıllara nasıl meydan okudu... Aslında cumhuriyetin ilan edildiği 1923 yılına dayanan şirketin geçmişi ve bugüne kadarki hikayesi de oldukça ilginç... Öykü 1923 yılında Hafız Ahmet Efendi`nin Ankara`nın Beypazarı ilçesinde bir yemeni-mes atölyesine ortak olmasıyla başlar. O yıllarda merkep sırtına yüklediği ayakkabı, mes ve yemenileri Beypazarı ve çevresine satar. Burada işi geliştiren ailenin oğlu Niyazi Akbacakoğlu`nun kararıyla Ankara`ya gelir. 1953 yılında Samanpazarı Saraçlar Çarşısı`nda 250 liraya kiralanan bir dükkanda işi Niyazi Akbacakoğlu yürütmeye başlar. Beypazarı dışında İstanbul`dan da ayakkabı getirerek satmaya başlar. Piyasaya verdiği ticari güven oğlu Mehmet Akbacakoğlu`na iyi bir miras olarak kalır. Ailenin yetişen üçüncü kuşağı Mehmet Akbacakoğlu, babasının bıraktığı ticari kredibilitenin işlerini geliştirmekte önemli bir sermaye olduğunu belirtiyor. Mehmet Akbacakoğlu da pek çok yeniliğe imza atar. 1973 yılında Esem Sport ve Terlik Grubu`nun bayiliğini alarak Türkiye`nin en iyi satışlarını Ankara`da yapar. Bunun üzerine Cankurtaran Holding`le yapılan anlaşmayla toptancılığa başlar. Toptancılıkla uğraşmak istemeyen grup bu kez de kendi mağazalarını açmaya karar verir ve ilkini 1996 yılında Ankara`da açar. Bugüne kadar hiçbir ödemeyi geciktirmediklerini, hiçbir çeklerinin geri dönmediğini söyleyen Akbacakoğlu, Her şeyi kendi özkaynaklarımızla yaptık. Bundan sonra da böyle olacak. Banka kredisi kullanmadık, kullanmayacağız diyor.


Çiğdem YÜCESOY SUBAŞI

Yücel ATIŞ / Prometheus Genel Müdürü
AYAKKABI DÜNYASI YÜZDE 80 BAŞARILI

AYAKKABI Dünyası`nda önce mevcut yapıyı analiz ettik. Şirketin olmak istediği yeri tespit ettik. Buraya nasıl gidileceğini araştırdık ve profesyonellerin hangi alanlara girmesi gerektiğini tespit ettik.

AİLE üyelerini analiz ettik ve buna uygun görevlere getirdik.

BİREYLERİN çatışmalarının şirket performansına yansımasını önlemek için aile anayasası yaptık. Bu anayasayı hepsi imzaladı ve kurallara uyuyorlar. Birçok firmada buna benzer anayasalar yaptık, ama bazıları kurallara uymuyor ve yürütemiyor.

PROFESYONELLER getirdik, görevleri netleştirdik. Şu anki özellikleriyle hedeflere uymayanların grupta yer alamayacağını söyledik.

ŞİRKETİN kimliği tamamen değişti. Alışveriş merkezlerinde ayakkabıcılığa yöneldiler.

BAYİ denetimleri yapıldı ve en önemlisi bütçeli çalışmaya başlandı.

ŞİRKETİN bütün bu süreçte yüzde 80 oranında başarılı olduğunu söyleyebilirim. Böylece kurumsallaşma yönünde önemli bir adım atılmış oldu.


İŞTE AİLE ANAYASASI;

* AYAKKABI Dünyası, geçen yıl kurumsallaşma kararı alarak, bu konuda danışmanlık şirketi Prometheus`la anlaştı. Şirket, bu yılın sonunda kurumsallaşma sürecini tamamlayacak.

* BU kurumsallaşma sürecinin en can alıcı noktası ise imzalanan `aile anayasası`. Aile bütünlüğünü koruyan bu anayasa, `kim hangi göreve uygunsa o göreve getirilmeli` ilkesini temel alıyor. İşte birkaç örnek madde:

* VERİMSİZ olanlar, aileden bile olsa işten çıkarılacak. Şirkette herkese bir maaş belirlenecek. Hastalık gibi özel durumlar için yönetim kurulu kararıyla yıl sonunda kapatılmak üzere harcamalar yapılabilecek...

* ŞİRKET ortakları hisselerini aile dışındakilere satamayacak...

* AİLE bireylerinden biri grubun dışında yer alması, grubun yeni alanlara girmesi gibi konular da yönetim kurulunda karara bağlanacak. (PARA)
Haberle ilgili daha fazlası: